Sara Duffer:
Şimdi konuyu değiştirelim biraz. Steve, seninle devam edelim. Sıklıkla güvenlikten bahsettiğimizde önümüzde bulunan yeni teknolojiye ve gelişen dünyalara çok giriyoruz. Ancak ne olursa olsun tehdit aktörü bir tehdit aktörü ve insan. Siber güvenliğin insan boyutu hakkında nasıl düşündüğünüze dair biraz daha fazlasını duymak istiyorum.
Steve Schmidt:
Elbette. Yani son dakika haberleri, bilgisayar güvenliği, bilgi güvenliği, siber güvenlik veya adına her ne derseniz diyin, teknik bir sorun değil. İnsan sorunu. Uzun zaman önce FBI'da karşı istihbarat üzerine çalıştığım dönemde öğrendiğim şeylerden biri şuydu: Evet, casusların peşine düşmek işin bir parçası ve ilgi çekici olabilir ama onların orada olmasının bir sebebi var. Bir şey onları motive ediyor. Casusluk dünyasında bu motivasyon aracı genel olarak para, ideoloji, zorlama veya egoydu. Aynı şey siber güvenlik dünyasında da geçerli. İnsanlar parayla ilgileniyor. Sizin fidye yazılımı aktörünüz bu. İdeoloji. İstihbarat toplayan veya bir savaş alanı hazırlayan geleneksel ulus devleti aktörünüz. Bu alanda yeni olan etki faktörü, bir nüfusu belirli bir şekilde düşünmeye, fikirlerini değiştirmeye itiyor ve dünyada bir şeyler olmasına neden oluyor. Ya da ego. Bu, gerçekten piyasadaki en büyük, en havalı bilgisayar korsanı olmak isteyen ve bunun bir parçası olarak DDoS saldırılarına neden olan özentiler.
Peki insanların bunu yapma sebeplerini veya motivasyonlarını bilmeyi neden önemsiyoruz? Çünkü araç türlerini, sahip olacakları yetenek türlerini, bizi nereden vuracaklarını ve risk veya maruz kalma toleranslarını anlamamızı sağlıyor. Örneğin, yakalanmaları ve FBI'ın kapılarını çalması gibi ciddi bir durum yaşanabilir mi yoksa şu anda Belarus'ta bir bodrum katında falan oturdukları için pek de dert değil mi? Savunucular olarak ne yapmamız gerektiğini ve bu insanların erişimini engellemeye yardımcı olacak sistemleri nasıl inşa ettiğimizi anlamak için çalışmamız gereken spektrum türü bunun gibi.
İlginç olan şey, aynı zihniyetin kendi çalışanlarımız için de uygulanması gerektiği. Kendi çalışanlarımız evrensel olarak iyi niyetli. Doğru olanı yapmak istiyorlar, yardım etmek istiyorlar vesaire. Ama kabul edelim, onlar da insan. Bu yüzden bazen para konusunda sıkıntıya düşüyorlar. Bazen bir şeyin gittiği yönden hoşlanmıyorlar. Bazen sadece kötü bir gün geçiriyorlar. Sonuç olarak biz savunmacılar, onların neyi neden yaptığını ve yapmamaları gereken bir şeyi yapmadıklarından nasıl emin olacağımızı anlamaya hazır olmalıyız.
Ancak bir şirkette siber güvenliğin ve insanların gerçekten önemli bileşenlerinin büyük çoğunluğunu oluşturan, şirketin kültürü. Bir şirketi var edecek ya da yok edecek olan, o şirketin güvenlik kültürüdür. Eksik bir güvenlik kültürüne sahip olduğunuzda neler olduğunu haberlerde hepimiz görüyoruz. Sonunda ulus-devlet aktörlerinin bir örgüte defalarca girip onları kendi çıkarları için sömürmesiyle karşı karşıya kalırsınız. Neden? Bunun nedeni, şirketteki kişilerin doğru şeyle ölçülmemesi veya motive edilmemesi.
Verilerinizi veya bilgilerinizi korumak için motive değillerdi. Başka bir şeyi hedeflediler. Bu nedenle, kültürünüzü şu anlayış üzerine kurmalısınız: Şirketimde bir birey, bir geliştirici olarak sizin için en önemli iki şeyden birincisi fiziksel olarak güvende olmanız ve ikincisi ise müşterinin verilerini korumanız. Çünkü bu sayede, gün boyunca bir şey düşündükleri her seferde iyi kararlar verirler. "Sola mı gitmeliyim? Sağa mı gitmeliyim? Bunu mu yapmalıyım? Başka bir şey mi yapmalıyım? Gerçekten bilmediğim için yardım istemeli miyim? Bu alanda bir uzman bulayım."
Ayrıca, bence burada doğru kültürü oluşturmanın en önemli teşviklerinden biri, uzun vadede maliyetleri düşürmesi çünkü biri sadece kâr hedefini, marj hedefini ya da teslim hedefini yakalamaya çalışırken güvenliği ikinci plana atarsa oluşan sorunları halletmek zorunda kalırsınız. Oysa başlangıçta doğru güvenlik kültürü oluşturmak, sorunları engelleyerek hem müşterilerinizin hem de işinizin güvenliğini sağlar.
Sara Duffer:
Hem güvenlik güvencesi dünyasında da hayatımı kolaylaştırıyor. Güzel bir sonuç. Chris, kültür noktasını ele alırsak AWS'de güvenliğin en önemli öncelik olduğu konusundan çok bahsediyoruz. Bunu gerçekte nasıl yaptığımız hakkında biraz konuşalım. Bu kültürü nasıl oluşturuyorsunuz?
Chris Betz:
Kültürün bu kadar önemli olduğunu düşünmemin nedenlerinden birinin, uzun vadeli yatırıma yol açmasının yanı sıra bildiğim her şirketin siber güvenlik konusunda eğitim, araçlar ve yetenekler sağlamak için çalışması olduğunu düşünüyorum. En önemli ayırıcı etkenlerden biri de kültür. Çünkü güvenlik sürekli değişiyor. Daha önceki konuşmanızda, son zamanlarda sürekli yapay zeka hakkında konuştuğumuzu söylemiştiniz değil mi? Yapay zeka sürekli değişiyor. Adapte olma yeteneği de aynı şekilde. Elini kaldırıp "Biliyor musun? Burada bir çatışma görüyorum ya da güvenlik oluşturmanın daha iyi bir yolunu görüyorum." deme yeteneği de. Şöyle düşünelim. Bunu daha iyi yapabilir miyiz? Sadece süreci ve araçları körü körüne takip etmeyelim de cidden soru soralım.
Ya da "Bu süreçlerde ve araçlarda bir şeylerin eksik olduğunu düşünüyorum. Bu riski görüyorum, bu sorunu görüyorum. Bunu nasıl gündeme getirebilirim?" Bu şeyler inanılmaz derecede önemli. Dediğin gibi kültür, zamanla müthiş bir şekilde karşılığını veriyor. Bu kültürü oluşturmak belirli zaman ve enerji gerektiriyor. En tepeden başlıyor. Kültürü, kuruluşun işleyiş şekline göre uyarlamakla başlıyor. Bunun bir kısmı kendinize kim olduğumuzu söylemek. Matt'in "Her şey güvenlikle başlar" dediğini duymak gibi, sözlü olduğu kadar düşünce olarak da.
Dahası, insanlar zamanlarını böyle harcıyorlar. Steve ve ben, CEO'muz tarafından düzenlenen haftalık toplantıları konuştuk. Yine söyleyeyim, bunun kuruluşun işleyişinin bir parçası olduğundan emin olmak inanılmaz derecede önemli. Güvenliği kuruluş kültürüne yerleştirdikten sonra, güvenliğin herkesin işi olduğunu vurgulamak önemli. Her insan belirli bir rol alıyor. Elinizi kaldırıp şu cümleleri kurma fırsatıdır bu: "Farklı bir şey yapmalıyız. Bir şeyi atladık gibi. Kafam karıştı. Emin değilim." Güvenlik konusunda herkes, güvenliğin kendi işi olduğunu ve güvenlik liderleri olarak bu işi olabildiğince kolaylaştırmanın bizim görevimiz olduğunu anlamalı. Çünkü insanlar zamanlarını her adımda güvenliğe odaklanarak geçiriyorlarsa bu durum, kuruluşta uyuşmazlığa yol açar. Güvenliği herkesin sorumluluğu hâline getirmekle güvenliğin, insanların güvenliği kolay ve doğal bir şekilde uygulayabilmesini sağlayacak şekilde çalışması ayrılmaz bir ikili. Bu, güvenliğin şirket genelinde dağıtılması gerektiği anlamına geliyor. Eğitimin, bilginin ve yeteneklerin, kuruluşun tamamında gerçekleşmesini sağlamak için iyi tasarlanmış olduklarından emin olmalıyız.
Son olarak, yatırım yapmaya istekli olmalıyız. Güvenliği artıran yeniliğe yatırım yapmaya istekli olmalıyız. Güvenli olmayı kolaylaştıran yeniliğe yatırım yapmaya istekli olmalıyız. Çünkü yapmazsanız geçmişte kalırsınız ve bir kuruluş olarak asla ilerleyemezsiniz. Bunun bir kısmını gerçekleştirmenin yollarından biri de güvenlik koruyucuları programı gibi uygulamalardır. Bu tür programlarda kendi çalışanlarımıza güveniyoruz; onları hizmet ekiplerindeki, mühendislik ekiplerindeki derin güvenlik konularında eğitiyoruz ki geliştirme süreçlerinin en başından itibaren sürekli olarak güvenliğin düşünülmesini sağlayabilsinler. Böylece ekiplerin doğru bilgiye sahip olarak hareket etmesini güvence altına almış oluyoruz. İşleri de çok ama çok daha ölçeklenebilir hâle getirmiş oluyoruz. Yani ekiplerinizle birlikte yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri, güvenlik koruyucuları programı oluşturabilir miyiz sorusunu derinlemesine düşünmek ve şirket içinde bir güvenlik kültürünün nasıl oluşturulacağını sorgulamak.
Sara Duffer:
Tamam. Peki odadaki işletme liderlerinin güvenlik ve uygunluk programlarına geri getirebilecekleri üç soru nedir?
Chris Betz:
Sana her zaman sormayı sevdiğim bir örnek vereceğim. Hepimiz teknoloji lideriyiz, kaçınızın oluşturucu araçları ya da geliştirici araçları olarak adlandırdığımız bir kuruluşu var bilmiyorum. Bir güvenlik lideri olarak, tüm kuruluş içindeki favorim bu kuruluşlar. Sizde böyle bir kuruluş yoksa açıklayalım. Bunlar, geliştiricilerinizin hayatını kolaylaştıran araçları üreten ekipler. Burada muazzam bir avantaj var. Şirketlerin en yetenekli insanlarını yerleştirmesini görmekten en çok hoşlandığım yer bu oluşturucu araçları kuruluşları çünkü tek bir kuruluşla tüm geliştirme süreçlerinizi çok daha iyi hâle getirebilirsiniz. Güvenlik açısından bakıldığında avantaj tam da burada yatıyor. Çünkü güvenlik bilginizi ve yeteneklerinizi bu araçlara entegre edebilir, ciddi bir ölçeklenebilirlik elde edebilir ve güvenliği doğal bir süreç haline getirebilirsiniz.
Bu yüzden yerinizde olsaydım, güvenlik liderlerinize ve oluşturucu araçları liderlerinize; ilişkilerinin nasıl olduğu, birlikte ne kadar iyi çalıştıkları ve hedeflediğiniz tüm güvenlik sonuçlarının, oluşturucu araçları yeteneklerine ne ölçüde entegre edildiği gibi sorular sorardım.
Sara Duffer:
Steve?
Steve Schmidt:
Daha önce söylediğim bir şeyi tekrar vurgulamam gerekirse ekiplerinize şunu sorun: "Şu anda nerelerde üretken yapay zeka uygulamaları geliştiriyoruz?" Sonra da şunu ekleyin: "İleride nerelerde üretken yapay zeka uygulamaları geliştirdiğimizi bilmemizi sağlayan mekanizma ne? Yeni bir uygulamanın geliştirilmesi ve bunu fark etmemiz arasında ne kadar gecikme oluyor?" Çoğu durumda alacağınız cevap şu olur: "Panik, izdiham, koşuşturma. Çabuk, biraz veri bulun. İşte cevap." Müthiş. Ancak artık ertesi gün oldu. Tamam.
Bu yüzden, güncel kalmak, sorumlu bir şekilde bu altyapının işlemesini sağlamak ve müşterileriniz adına topladığınız verilerin sorumluluğunu üstlenebilmek için bunu düzenli olarak yapmanızı sağlayan bir yönteme, bir mekanizmaya veya bir araca ihtiyacınız var.
İkinci önemli konu ise şu: Elinizde hangi bütünlük korumaları var ve üretken yapay zeka etrafındaki dünya değiştikçe bu bütünlük korumalarını güncelleyebilecek bir mekanizma var mı? Biz burada sahnede otururken bile üretken yapay zeka dünyası inanılmaz bir hızla ilerliyor. Yeni bir şeyler oluyor. Birileri tarafından altyapı modellerinde sorun yaratabilecek yeni bir yöntem daha bulunuyor ve biz buna karşı kendimizi savunabilmeliyiz. Üretken yapay zeka uygulamalarınızın etrafındaki bu bütünlük korumalarını etkilemek için kullanılacak hızlı yineleme yöntemi ne?
Sara Duffer:
Bence sen hile yaptın. Bu iki soru oldu. Ben de biraz hile yapacağım. Şunu söyleyeceğim: Ekiplerinize, gerçekten uygunluğu nasıl sağladıklarını sormak çok önemli. Bununla kastettiğim şey şu: Sadece o anda çeşitli standartlara, yasalara vesaire uygunluğumuzu nasıl anladığımız değil aynı zamanda zaman içinde sürekli güvenceyi nasıl sağlayabildiğimizi anlamak da çok önemli çünkü böylece oluşturucuların maliyetini gerçekten belirleyebiliriz.
Dolayısıyla burada iki temel soru var diyebilirim: Birincisi, kendi iç uygulamalarınıza, yasalara vesaire nasıl uygunluk sağlıyorsunuz? İkincisi ise bu sürecin oluşturuculara maliyeti ne? Bu ikinci soru çok önemli çünkü hem hızlı bir şekilde yenilik yapmanız hem de oluşturuculara maliyeti takip ederken uygunluğu sürdürmeniz gerek.
Son sorum da şu: Müşterilerle düzenli olarak görüştüğünüzde, güvenlik durumlarını hemen onaylamak için onlara verebileceğiniz en iyi tavsiye ne?
Chris Betz:
Şirketiniz içinde ve müşterileriniz için geçiş anahtarlarını uygulamanın yollarını bulun. Parolalardan uzaklaşmak hem çalışanlarınız hem de müşterileriniz için oyunun kurallarını değiştirecek. Bu teknolojiden yararlanın. Bu ilerlemeye dair büyük bir adım. Bugün uygulamaya koyun.
Steve Schmidt:
Sadece çok daha güvenli olmakla kalmaz aynı zamanda çok daha iyi bir kullanıcı deneyimi de sunar. Son derece akıcıdır. Bu yüzden teknik ekiplerinizi buna odaklayın ve neden çoktan bunu yapmaya başlamadıklarını öğrenin.
İkinci öneriyse geçiş anahtarları kadar heyecan verici olmasa da güvenliğin meyvesidir diyebiliriz. Güvenlik açığı yönetimi. Sistemlerinize düzeltme eki uygulayın. Bu, dışarıdaki tehditlere karşı sahip olduğunuz en iyi savunma.
Chris Betz:
Ya da bunu sizin yerinize yapmamıza izin verin.
Steve Schmidt:
Kesinlikle.
Chris Betz:
Lambda'ları ve diğer şeyleri kullanın.
Steve Schmidt:
Evet.
Sara Duffer:
Bugün bize katıldığınız ve zaman ayırdığınız için teşekkürler.